YUNUS EMRE HAYATI
1 sayfadaki 1 sayfası
YUNUS EMRE HAYATI
Yunus ve Divanı'nda birçok yerlerde saygıyla andığı şeyhi Tapduk Emre,Sakarya havzasında yaşamışlardır.Bu bakımdanonun Sarıköy'lü olduğunu kabul etmemiz gerekir.Ümmi,yani okuryazar olmayışı hakkındaki söylenti,bazı şiirlerinde, bilgiyi gerçeğe ulaşmak için bir araç saydığından,ilmi önemsememesi,dervişlik tevazuuyla kendisini bir şey bilmez olarak nitelendirmesi ve bilgisine güvenip gururlananları taşla- ması yüzündendir.Halbuki o,adamakıllı tahsil görmüş bir adamdır.Yunan mitolojisini,Doğu efsanelerini bilir,Kuran'dan,Ha- dis'ten,erenlerin sözlerinden mazmunlar alırdı.Mevlana'nın "Mesnevi"sini ve "Divan-ı Kebir"indeki gazelleri okuduğunu şiir- lerinden anlamaktayız.Hatta Doğu'nun bilge şairi Şirazlı Sadi'nin bir gazelini,nazım biçiminde Türkçe'ye çevirmiştir.Esasen kendisi de birkaç şiirinde medresede eğitim gördüğünü açıkça söyler.Medrese öğreniminden sonra tasavvuf yoluna giren Yunus,Tapduk Emre'ye kapılanmıştır.Bir şiirinde Tapduk Emre'nin1307-1308'de Giylan'da öldürülen Barak Baba'nın halifesi olduğunu,onun da 1263'de,on on iki bin göçmen Türkmenle Dobruca'ya geçen Sarı Saltuk'un halifesi olduğunu açıklamaktadır.Elimizde mensur bir risalesi bulunan Barak Baba da burisalede Sarı Saltuk dervişi olduğunu söyler.Bektaşi Vilayetnamesi'ne göre Sarı Saltuk, Hacı Bektaş halifesidir.Vilayetname,Barak Baba'yla Tapduk Baba'tı da Hacı Bektaş halifelerinden gösterir.Hacı Bektaş'ın 1241'de,Babalılar isyanı sonucunda öl-dürülen Baba İshak'ın halifesi olduğu kesin olduğundan ve Yunus da bir şiirinde,Tapduk Emre'den,"Baba Tapduk" diye bah-settiğinden,Yunus Emre'nin,Babalılar zümresine mensup olduğu kesin olarak anlaşılmaktadır.Yunus,divanında,eski erenlerden ve şeyhi Baba Tapduk'la yukarıda söylediğimiz gibi,onun şeyhinden ve Sarı Saltuk tan başka yine Babalılardan Geyikli Baba'dan bahseder ve bu kişinin adının Hasan olduğunu açıklar.Bir başka şiirinde,Ge- yikli Baba'nın arkadaşlarından Balum Baba'nın adını anar.İki şiirinde,1273'de ölen büyük düşünür ve şair Mevlana Cela- leddin'in meclislerinde bulunduğunu anlatır ve ondan büyük bir saygıyla bahseder.Anadolu'nun birçok şehirlerini gezdiğini,yukarı illere,yani Azerbaycan taraflarına ve Şam'a gittiğini söyleyen ve bir ikişiirinde şeyhliğinden ve ihtiyarlığından bahseden Yunus,"Risalat-al-Nushiyye" adlı mesnevisini 1307-1308'de yazdığını kay-deder.Bu bakımdan bu tarihte,olgun bir eser veren ve 1273'te ölen Mevlana'yla çağdaş olan Yunus'un nihayet,1320-1334dularında ölmüş olacağını önceleri belirtmiştik (Yunus Emre-Hayatı,İkbal Kitabevi,1936,s.65). Sonradan Adnan Erzi,Beyazıt Umumi Kütüphanesi'nde bulduğu bir mecmuada,Yunus Emre'nin, Hicri 720 tarihinde (1320-1321) 72 yaşında öldüğüne da- ir bir kayıt bulmuştur.Mecmuadaki diğer tarihlerin doğruluğundan başka,bizzat Yunus'un bahsettiği adamların yaşadıklarıasırla da uyan ve bizim tahminimizi gerçekleştiren bu kaydın doğruluğundan şüphe etmiyoruz ( Türk Tarih Kurumu: BelltenNo 53,c.14 Ocak 1950,Türkiye Kütüphanelerinden Notlar ve Vesikalar 1,s.84-105.Yunus'a ait kısım,s.87-89).Yunus'un mezarını,en eski kaynaklar, Sarıköy'de gösterirler.Daha birçok yerlerde Yunus'a ait mezarlar varsa da, bunların bir kısmı, Yunus'un makamlarıdır, bir kısmı da Yunus'lara ait mezarlardır.Mesela Bursa'da sonradan keşfedilen ve Mihalıççık tabulunan mezar,mensuplarının, her yıl törenle Bursa'da gömülü Emir Sultan'ı (1429) ziyarete gittikleri malum olan ve şiir- lerinde de Emir Sultan'ı ve türbesini öven Halveti Yunus'a aittir ki, bu Yunus,dili bakımından da yenidir ve bizim Yunus Emre'den aşağı yukarı bir buçuk asır sonra yaşamıştır.Yunus'un son zamanlarında Sarıköy'deki mezarı açılmış,çıkan kafatasına göre uzmanlar,Yunus'un dahi bir adam olduğu- nu,iskeletin takriben altı asırdan önceye ve seksen yaşlarında ölmüş bir adama ait bulunduğunu söylemiş ve bu nedenle eski kaynakların rivayetlerinin doğru olduğu ortaya çıkmıştır.Mezar,geniş bir bahçe içine alınmış,giriş kapısına,Yunus'un bir mısra- sındaki "sevelim sevilelim" sözü, mezarın altındaki çeşmeye "Hak'dan inen şerbeti içtik elhamdülillah" mısrası işlenmiş,kemik- lerinin konduğu tabut da, resmen ilan edilmediği halde,yirmi binden fazla bir halk kütlesi tarafından kucaklanarak yeni me- zarına gömülmüştür.
Similar topics
» Demokritos hayatı
» HZ. MUHAMMEDİN HAYATI
» Hz. Mevlana'nın Hayatı
» Abdülhak Adnan Adıvar Hayatı
» Attila İlhan'ın Hayatı ( 1925 - 2005)
» HZ. MUHAMMEDİN HAYATI
» Hz. Mevlana'nın Hayatı
» Abdülhak Adnan Adıvar Hayatı
» Attila İlhan'ın Hayatı ( 1925 - 2005)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz