FATİH SULTAN MEHMED
1 sayfadaki 1 sayfası
FATİH SULTAN MEHMED
1432–1481 yılları arasında yaşamış yedinci Osmanlı padişahıdır. 1444 ve 1451 yıllarında iki kez tahta çıkmış ve toplam otuz bir yıl tahta kalmıştır. Küçük yaştan itibaren eğitimine büyük önem verilen Şehzade Mehmed, Molla Yegan, Akşemseddin, Molla Gürani ve Molla Ayas gibi devrin önde gelen bilginleri tarafından yetiştirildi. Dönemin geleğine uygun olarak devlet yönetiminde tecrübe kazanması için Manisa Sancakbeyliğine tayin edildi. Mükemmel bir eğitimle, matematik, geometri, hadis, tesir, fıkıh, kalem ve tarih bilimleri tahsil etti. Tebasına kendi dili ile hitap etmek için Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Sırpca öğrendi. Kudretli bir asker olduğu kadar geniş görüşlü bir fikir adamı olarak yetişti. Edebiyatla da ilgilenen Fatih, şiirde devrinin üstadları arasında yer aldı ve “Avni” mahlasıyla edebi değeri yüksek şiirler yazdı. Sarayda yazılan ilk divan Fatih’e aittir.
Fatih Sultan Mehmed, Manisa Sancakbeyi iken babası Sultan II.Murad’ın tahttan çekilmeye karar vermesi üzerine padişah ilan edildi. Tahtta çocuk yaşta birinin olmasından cesaretlenen Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarını taciz etmeye başladılar. Osmanlılar’ı Avrupa’dan atmak için büyük bir haçlı ordusu hazırladılar. Bunun üzerine Sultan II.Murad ordunun başına geçti ve Varna Meydan savaş’ında Haçlı Ordusunu yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra Sultan II.Murad tekrar devletin başına geçti. Fatih Sultan Mehmed Manisa’ya gönderildi. İkinci şehzadelik döneminde de yine dönemin önemli bilginlerinden ders almayı sürdürdü.
Sultan II.Murad’ın vefatı üzerine Fatih Sultan Mehmed başkent Edirne’ye gelerek ikinci kez tahta çıktı. Tahta çıktığında ilk işi İstanbul‘un fethine ilişkin şehzadeliği dönemlerinden beri tasarladığı planları uygulamak oldu. Önce Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. Bir yandan da Avrupa’da görülmemiş büyüklükte toplar ısmarladı ve bir donanma kurdu. Saldırı gününde komutayı doğrudan üstlendi.
Konstantiniyye'nin Fethi'nde başarı te’min eden hususlardan başlıcası, Türk ordusunun üstünlüğü ve Fatih'in askeri keşifleri ve dehasıdır. R.Sedillot diyor ki: "Ortaçağ'a nihayet veren Türkler, yeni bir harp tekniği ortaya koyarak bundan faydalandılar... "Bizans'ın Fethinde kullanılan uçan alev füzeleri, ilk defa Türkler tarafından Bizans'a karşı kullanılmıştır. Fatih'in Bizans'ın fethinde sonderece gelişmiş savaş teknolojisi kullandığı bilinmektedir. Türk düşmanlığı ile tanınan Fransız bilgin Güstav Şlomberje diyor ki:
"Sultan ikinci Mehmed, tarihde gerçek bir topçu parkına malik olan ilk hükümdardır... "Paul Lemerle, Babinger'in Fransızca tercümesinde" Fatih Mehmed, 30 yıl boyunca, bütün Hristiyan alemine bir ürperiş telkin etmiştir."
Katolik ve Ortodoks mütefekkirlerden olan Kritovulos der ki:
"Sultan, en keskin zekâlı filozoflardan biridir. "Bizler Fatih'i ve Fethi Mübin'i anlamaya çalışalım, Fetih'te henüz 21 yaşında olan Fa tih'i Zorro Doflin şöyle tasvir etmektedir: "Nadiren güler. Zekâsı daimi bir çalışma halindedir... Fakat projelerinde çok inatçı ve her işte fevkalede atılgan ve cür'etkardır... Kesin konuşur. Kimseden çekinmez. Zevk ve safadan uzaktır. Türkçe, Yunanca ve Sırpça'yı iyi konuşur... Hergün bir müddet okur... Büyük bir Avrupa haritasını yanından eksik etmez. Askeri ve coğrafi ilimleri büyük bir zevkle tetebbu eder. "P.Faure, La Renaissance" de; Rönesans Fatih'in 1453'te Bizans'ı Fethi ile başlar... Fatih, Rönesans'ın en büyük mecene'lerinden biridir... Rönensans, Fatih'in, II.Bayezid'in, Yavuz'un toleransına çok şey borçludur... der.
Fatih'in Bizans'ı Fethi, Avrupalıların aklını başlarına toplamasına vesile olmuştur. Avrupa'da yaşanan kilise ve özellikle Ortodoks kilise taassubu ciddi manada gözden geçirilmeye başlanmıştır. Fetihte kullanılan savaş tekniği Avrupalının ufkunu açmıştır. Birçok tarihçi onu, dünya tarihinin en büyük şahsiyeti olarak ileri sürmüşlerdir. Bir Fetih ki; Peygamber (Sallalahu Aleyhi ve Sellem)' in müjdesine mazhar oluyor, bir Fetih ki; Orta çağı kapatıyor, Yeniçağı başlatıyor. Bir Fetih ki Dünyanın gidişatını değiştiriyor, Avrupa’da Rönesans' ın başlamasına yol açıyor. Bütün bunları yapan; "... ne güzel komutan, O’nun askeri ne güzel askerdir."
1453 yılının 29 Mayıs günü muzaffer Hükümdar Fatih İstanbul'a giriyordu. Yolun iki tarafınada sıralanmış Bizans kızları O’na çiçekler yağdırıyor, İstanbul halkı üzengisini öpmek için birbiri ile yarışıyordu. O Bizans halkı ki Türk'ün adaletini çok daha önceden tanımış, Batı'nın yardım talebi karşısında "Biz Bizans sokaklarında katolik külahı görmektense osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz" diyorlardı.
İstanbul’un fethinden sonra Tuna’ya kadar hakim olmaya ve Sırp sorununu çözmeye yöneldi. Sırbistan’ın Osmanlı hâkimiyetine girmesini sağladı. Fetih hareketlerine devam ederek Cenovalılar’ın ticari limanı Kele’yi ve önemli bir üs olan Amasra’yı ele geçirdi. Ardından Sinop’u alarak Candaroğulları’na, Trabzon’u alarak Pontus Devleti’ne son verdi. Midilli Adası’nı Osmanlı topraklarına kattı. Bosna-Hersek’in fethini tamamladı. Tuna güneyindeki Balkanları Osmanlı idaresinde birleştirdi. Karamanlılar’dan Konya ve Karaman’ı alarak Karaman Eyaleti’ne dönüştürdü. Venedikler’den Eğriboz Adası’nı aldı. Ayrıca Alaiye (Alanya) Beyleri’nin egemenliğine son verdi. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ı Otlukbeli Savaşı’nda yenerek Anadolu’yu kesin olarak Osmanlılar’a bağladı. Daha sonra Batıya yönelerek bazı Cenova kalelerini fethetti ve Kırım Hanlığı’nı Osmanlılar’a bağladı. Arnavutluk’u ele geçirdi. Güney İtalya’daki Otranto Osmanlılar’ın eline geçti. Bunun üzerine Papalık büyük bir telaşa kapıldı. Yeni bir haçlı seferinin düzenlenmesi için Avrupa devletlerine çağrıda bulundu. Fakat Avrupa devletleri buna cesaret edemediler.
Benzerine çok rastlanmayan son derece yoğun bir eğitimden geçen Fatih Sultan Mehmed, daha çocukluğundan itibaren büyük ber devlet adamı olmak üzere yetiştirildi. Üstün bir komutanlık özelliğine sahipti. Çok iyi teşkilatlanmış ordusunu savaşlarda en iyi şekilde kullandı. Yapacağı seferlerden en yakınlarını bile haberdar etmez ve bunların gizli kalmasına son derece özen gösterirdi. Topçuluğa gerekli önemi veren ilk padişahtır. Fatih’ten önce top, bütün dünyada sesiyle düşmanı ürkütmesi için kullanılırdı. Büyük kaleleri yerle bir edeceği ve meydan muharebelerinde önemli rol oynayacağı hiç düşünülememişti. Fatih bütün bunların akıl ederek o tarihe kadar görülmemiş sayı ve çapta top yapılmasına yöneldi. Topların balistik ve mukavemet hesaplarını kendisi yaptı. Dünya çapında bir devlet kurma fikrine yürekten inanmıştı. Bu idealin gerçekleşmesi için ömrünü fetihlerde geçirdi. 30 yıl süren saltanatı boyunca ikisi imparatorluk, altısı prenslik, beşide dukalık olmak üzere irili ufaklı 17 devletin topraklarını fethetti. Karadeniz’i bir Türk denizi haline soktu, bütün Balkan yarımadasını elegeçirdi ve Ege’de bazı adaları aldı. Babası Sultan II.Murad’dan devraldığı Osmanlı Devleti’nin topraklarını 2,5 katına çıkardı.
Fatih Sultan Mehmed, fetihleriyle olduğu kadar, devlete düzenli sürekli bir yapı kazandırmak için getirdiği düzenlemeler açısından da Osmanlı tarihinde önemli bir yer tutar. Fatih kanunnamesi’yle yönetim, maliye ve hukuk alanlarında kurallar koyarak devletin işleyişini düzenledi. Geniş görüşlü ve açık düşünceli bir padişah olarak kültür ve sanat alanında gelişmeye öncülük etti. İnsanlara, inançları konusunda eşi görülmemiş bir hoşgörü gösterdi. İstanbul’u aldıktan sonra İtalyan hümanistleri ve Rum bilginlerini sarayında topladı. Ortodoksluğun tek ve en büyük koruyucusu oldu. Patrik, Osmanlı protokülüne göre vezir rutbesine eş tutuldu.
Patrik II.Gennadios’a Hristiyan inancının temel ilkelerine ilişkin bir eser hazırlattı ve Osmanlıca’ya çevirtti. Fatih Camii’nin çevresinde kurduğu sekiz medrese, İslam ilimleri alanında yüz yıl boyunca imparatorluğun en önemli öğretim kurumu oldu. Zaman zaman “ulema” adı verilen İslam ilahiyatçılarını bir araya toplayarak onların tartışmalarını dinlerdi. Bilginlere karşı büyük yakınlık gösterir, onlara saygı ile davranırdı. Osmanlı İmparatorluğu Fatih’in hükümdarlığı zamanında matematik, astronomi ve ilahiyat alanında en yüksek düzeye erişti.
Fatih Sultan Mehmed, 1481 ilkbaharında yeni bir sefere çıkarken Gebze yakınlarında vefat etti. Bazı araştırmacılara göre zehirlenerek öldürülmüştür.
Fatih Sultan Mehmed, Manisa Sancakbeyi iken babası Sultan II.Murad’ın tahttan çekilmeye karar vermesi üzerine padişah ilan edildi. Tahtta çocuk yaşta birinin olmasından cesaretlenen Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarını taciz etmeye başladılar. Osmanlılar’ı Avrupa’dan atmak için büyük bir haçlı ordusu hazırladılar. Bunun üzerine Sultan II.Murad ordunun başına geçti ve Varna Meydan savaş’ında Haçlı Ordusunu yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra Sultan II.Murad tekrar devletin başına geçti. Fatih Sultan Mehmed Manisa’ya gönderildi. İkinci şehzadelik döneminde de yine dönemin önemli bilginlerinden ders almayı sürdürdü.
Sultan II.Murad’ın vefatı üzerine Fatih Sultan Mehmed başkent Edirne’ye gelerek ikinci kez tahta çıktı. Tahta çıktığında ilk işi İstanbul‘un fethine ilişkin şehzadeliği dönemlerinden beri tasarladığı planları uygulamak oldu. Önce Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. Bir yandan da Avrupa’da görülmemiş büyüklükte toplar ısmarladı ve bir donanma kurdu. Saldırı gününde komutayı doğrudan üstlendi.
Konstantiniyye'nin Fethi'nde başarı te’min eden hususlardan başlıcası, Türk ordusunun üstünlüğü ve Fatih'in askeri keşifleri ve dehasıdır. R.Sedillot diyor ki: "Ortaçağ'a nihayet veren Türkler, yeni bir harp tekniği ortaya koyarak bundan faydalandılar... "Bizans'ın Fethinde kullanılan uçan alev füzeleri, ilk defa Türkler tarafından Bizans'a karşı kullanılmıştır. Fatih'in Bizans'ın fethinde sonderece gelişmiş savaş teknolojisi kullandığı bilinmektedir. Türk düşmanlığı ile tanınan Fransız bilgin Güstav Şlomberje diyor ki:
"Sultan ikinci Mehmed, tarihde gerçek bir topçu parkına malik olan ilk hükümdardır... "Paul Lemerle, Babinger'in Fransızca tercümesinde" Fatih Mehmed, 30 yıl boyunca, bütün Hristiyan alemine bir ürperiş telkin etmiştir."
Katolik ve Ortodoks mütefekkirlerden olan Kritovulos der ki:
"Sultan, en keskin zekâlı filozoflardan biridir. "Bizler Fatih'i ve Fethi Mübin'i anlamaya çalışalım, Fetih'te henüz 21 yaşında olan Fa tih'i Zorro Doflin şöyle tasvir etmektedir: "Nadiren güler. Zekâsı daimi bir çalışma halindedir... Fakat projelerinde çok inatçı ve her işte fevkalede atılgan ve cür'etkardır... Kesin konuşur. Kimseden çekinmez. Zevk ve safadan uzaktır. Türkçe, Yunanca ve Sırpça'yı iyi konuşur... Hergün bir müddet okur... Büyük bir Avrupa haritasını yanından eksik etmez. Askeri ve coğrafi ilimleri büyük bir zevkle tetebbu eder. "P.Faure, La Renaissance" de; Rönesans Fatih'in 1453'te Bizans'ı Fethi ile başlar... Fatih, Rönesans'ın en büyük mecene'lerinden biridir... Rönensans, Fatih'in, II.Bayezid'in, Yavuz'un toleransına çok şey borçludur... der.
Fatih'in Bizans'ı Fethi, Avrupalıların aklını başlarına toplamasına vesile olmuştur. Avrupa'da yaşanan kilise ve özellikle Ortodoks kilise taassubu ciddi manada gözden geçirilmeye başlanmıştır. Fetihte kullanılan savaş tekniği Avrupalının ufkunu açmıştır. Birçok tarihçi onu, dünya tarihinin en büyük şahsiyeti olarak ileri sürmüşlerdir. Bir Fetih ki; Peygamber (Sallalahu Aleyhi ve Sellem)' in müjdesine mazhar oluyor, bir Fetih ki; Orta çağı kapatıyor, Yeniçağı başlatıyor. Bir Fetih ki Dünyanın gidişatını değiştiriyor, Avrupa’da Rönesans' ın başlamasına yol açıyor. Bütün bunları yapan; "... ne güzel komutan, O’nun askeri ne güzel askerdir."
1453 yılının 29 Mayıs günü muzaffer Hükümdar Fatih İstanbul'a giriyordu. Yolun iki tarafınada sıralanmış Bizans kızları O’na çiçekler yağdırıyor, İstanbul halkı üzengisini öpmek için birbiri ile yarışıyordu. O Bizans halkı ki Türk'ün adaletini çok daha önceden tanımış, Batı'nın yardım talebi karşısında "Biz Bizans sokaklarında katolik külahı görmektense osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz" diyorlardı.
İstanbul’un fethinden sonra Tuna’ya kadar hakim olmaya ve Sırp sorununu çözmeye yöneldi. Sırbistan’ın Osmanlı hâkimiyetine girmesini sağladı. Fetih hareketlerine devam ederek Cenovalılar’ın ticari limanı Kele’yi ve önemli bir üs olan Amasra’yı ele geçirdi. Ardından Sinop’u alarak Candaroğulları’na, Trabzon’u alarak Pontus Devleti’ne son verdi. Midilli Adası’nı Osmanlı topraklarına kattı. Bosna-Hersek’in fethini tamamladı. Tuna güneyindeki Balkanları Osmanlı idaresinde birleştirdi. Karamanlılar’dan Konya ve Karaman’ı alarak Karaman Eyaleti’ne dönüştürdü. Venedikler’den Eğriboz Adası’nı aldı. Ayrıca Alaiye (Alanya) Beyleri’nin egemenliğine son verdi. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ı Otlukbeli Savaşı’nda yenerek Anadolu’yu kesin olarak Osmanlılar’a bağladı. Daha sonra Batıya yönelerek bazı Cenova kalelerini fethetti ve Kırım Hanlığı’nı Osmanlılar’a bağladı. Arnavutluk’u ele geçirdi. Güney İtalya’daki Otranto Osmanlılar’ın eline geçti. Bunun üzerine Papalık büyük bir telaşa kapıldı. Yeni bir haçlı seferinin düzenlenmesi için Avrupa devletlerine çağrıda bulundu. Fakat Avrupa devletleri buna cesaret edemediler.
Benzerine çok rastlanmayan son derece yoğun bir eğitimden geçen Fatih Sultan Mehmed, daha çocukluğundan itibaren büyük ber devlet adamı olmak üzere yetiştirildi. Üstün bir komutanlık özelliğine sahipti. Çok iyi teşkilatlanmış ordusunu savaşlarda en iyi şekilde kullandı. Yapacağı seferlerden en yakınlarını bile haberdar etmez ve bunların gizli kalmasına son derece özen gösterirdi. Topçuluğa gerekli önemi veren ilk padişahtır. Fatih’ten önce top, bütün dünyada sesiyle düşmanı ürkütmesi için kullanılırdı. Büyük kaleleri yerle bir edeceği ve meydan muharebelerinde önemli rol oynayacağı hiç düşünülememişti. Fatih bütün bunların akıl ederek o tarihe kadar görülmemiş sayı ve çapta top yapılmasına yöneldi. Topların balistik ve mukavemet hesaplarını kendisi yaptı. Dünya çapında bir devlet kurma fikrine yürekten inanmıştı. Bu idealin gerçekleşmesi için ömrünü fetihlerde geçirdi. 30 yıl süren saltanatı boyunca ikisi imparatorluk, altısı prenslik, beşide dukalık olmak üzere irili ufaklı 17 devletin topraklarını fethetti. Karadeniz’i bir Türk denizi haline soktu, bütün Balkan yarımadasını elegeçirdi ve Ege’de bazı adaları aldı. Babası Sultan II.Murad’dan devraldığı Osmanlı Devleti’nin topraklarını 2,5 katına çıkardı.
Fatih Sultan Mehmed, fetihleriyle olduğu kadar, devlete düzenli sürekli bir yapı kazandırmak için getirdiği düzenlemeler açısından da Osmanlı tarihinde önemli bir yer tutar. Fatih kanunnamesi’yle yönetim, maliye ve hukuk alanlarında kurallar koyarak devletin işleyişini düzenledi. Geniş görüşlü ve açık düşünceli bir padişah olarak kültür ve sanat alanında gelişmeye öncülük etti. İnsanlara, inançları konusunda eşi görülmemiş bir hoşgörü gösterdi. İstanbul’u aldıktan sonra İtalyan hümanistleri ve Rum bilginlerini sarayında topladı. Ortodoksluğun tek ve en büyük koruyucusu oldu. Patrik, Osmanlı protokülüne göre vezir rutbesine eş tutuldu.
Patrik II.Gennadios’a Hristiyan inancının temel ilkelerine ilişkin bir eser hazırlattı ve Osmanlıca’ya çevirtti. Fatih Camii’nin çevresinde kurduğu sekiz medrese, İslam ilimleri alanında yüz yıl boyunca imparatorluğun en önemli öğretim kurumu oldu. Zaman zaman “ulema” adı verilen İslam ilahiyatçılarını bir araya toplayarak onların tartışmalarını dinlerdi. Bilginlere karşı büyük yakınlık gösterir, onlara saygı ile davranırdı. Osmanlı İmparatorluğu Fatih’in hükümdarlığı zamanında matematik, astronomi ve ilahiyat alanında en yüksek düzeye erişti.
Fatih Sultan Mehmed, 1481 ilkbaharında yeni bir sefere çıkarken Gebze yakınlarında vefat etti. Bazı araştırmacılara göre zehirlenerek öldürülmüştür.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz